21 Mart 2017 Salı

Mausolus - Mozole. Bir Ölümsüzlük Hikayesi

 Anadolu birçok farklı kültürün geçiş ve yerleşme noktası olduğundan dolayı, çok zengin ve farklı adetlere de ev sahipliği yapar. Çeşitli gelenekler, inançlar ve adetler kendisini ölü gömme konusunda da gösteriyor.
            İnsanlığın ilk yerleşimlerinden olan bazı höyüklerde ölülerin evlerin altına gömüldüğü görülüyor.
            Bunun yanında Balkanlardan Anadolu'ya giriş yapan Frigler ile birlikte tümülüslerle tanışıyoruz. Tümülüs çok nadir bir olgu değil, Orta Asya ve Çin'den Avrupa'ya değin her yerde onlara rastlanabiliyor. Lakin Alyattes Tümülüsü dünyadaki en büyük tümülüsler arasında yer alması bakımından ünlüdür. Aynı şekilde Homeros'un İlyada'da Patroclus'un cenaze töreni ile ilgili anlattığı ayrıntıların hemen hemen aynılarını, ondan bin sene önce yazılmış Hitit tabletlerinde bulabiliyoruz. Tüm bunlar Anadolu'nun ölü gömme adetleri açısından da bir geçiş noktası olduğunun kanıtlarıdır.
           Gelelim en ilginç olana. Pers İmparatorluğu'nun Anadolu'ya hakim olduğu dönemlerde, Güneybatı Anadolu'nun Pers Satrapı Mausolus mezar anlayışımızı kökünden değiştirecek bir projenin temellerini attı. Bir satraptan ziyade bağımsıza yakın bir kral gibi hareket eden Mausolus muhtemelen büyüklük hayali olan, kalıcılık hevesi olan, büyük bir krallık hatta belki imparatorluk yönetme ihtirası olan bir yöneticiydi. Halikarnas'ı baştan dizayn eden Mausolus, şehre yaklaşan herkesin ilk anda görebileceği bir eseri de bu şehir dizaynının baş köşesine yerleştirdi. Bir anıt mezar!
          Mermerden yapılan bu büyük eserin  kenarlarında kabartmalar bulunan yüksek bir kaidesi, İon sütunlarının taşıdığı piramit biçiminde bir çatısı ve en tepesinde, Kral Mausolus ve karısının sürdüğü dört atlı bir araba heykeli bulunmaktaydı.


            Ne var ki Mausolus'un ömrü bu yapının bittiğini görmeye yetmedi. Hatta ondan sonra karısı, kardeşleri bile inşa ile uğraşmaya devam ettiler.
           M.S 12. yy'da bile anıtın ayakta görülebildiği biliniyor. Bu da ortalama 1500 sene yıkılmadan kaldığını kanıtlar. Daha sonra depremler neticesinde yıkılan eserin kalıntıları, Rodos şövalyeleri tarafından Bodrum kalesinin surlarını güçlendirme amacıyla kullanılmıştır. Bugün hala surlarda bu kalıntılara ait beyaz mermerler ve sütun parçaları görülebilir.
           Sonuçta Mausolus bir nebze de olsa adının sonsuza dek yaşaması hayaline kavuşmuş sayılabilir. Nitekim o günden sonra büyük kahramanlar için yapılan anıt mezarlar Mausoleion'dan alınan ilhamla Mausoleum-Mozole şeklinde anıldı.

(Altta Büyük Kahraman Atatürk'ün Mozolesi)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder