10 Eylül 2015 Perşembe

Blitzkrieg

         Geleneksel  hat müdafaasına dayalı çatışmaların zaman içinde kangrene dönüştüğü Birinci Dünya Savaşında herkes tarafından gözlemlenmişti. Zira ordular geniş hatlarda çarpışıyor ve birbirlerini yavaşça sürtünerek eritmeye çalışıyor gibiydi. Akıl almaz can kayıplarına rağmen kazanımlar çok azdı. Çanakkale'de yüzlerce, binlerce askerin öldüğü hücumlarda ancak 8-9 metrelik  toprak elde edilebilmesini hatırlayın.
      İşte bu safhada, geniş cepheler üzerinde kısa zamanda tam ve kesin bir sonuç almayı hedefleyen arayışlara girildi. Alman subaylar tankların önemini kendi zamanlarındaki komutanların hepsinden daha iyi kavramışlardı. Geriye kalan tek şey bu zırhlı gücü kesin sonuç alacak bir balyoza dönüştürecek taktiği planlamaktı.
      Blitzkrieg’in anahtar kelimesi budur. Plan! Başarılı olabilmek için çok iyi seçilmiş coğrafi intikal yollarına, sürpriz faktörünün kaybedilmemesi ve iyi kullanılmasına, mükemmel olması gereken bir hava-kara kuvvetleri güdümüne, yine kara birlikleri arasında eksiksiz bir telsiz haberleşmesine ayrıca da ordu mühendisliğine ihtiyaç vardır. Gerçekten de Alman ordusunun İkinci Dünya Savaşında savaştığı her cephede ileri tank bakım hizmetleri verebildiği gözlenmiştir. Yine savaşın başlarında Fransız tanklarına karşı zırh vs olarak zayıf durumdaki Alman tanklarının başarıyı yakalamasının sırrı eşgüdümlerindeki kusursuzluktur. Alman tanklarının hepsinde telsiz donanımı bulunması, manevraların hızlı ve hatasız yapılmasına imkan veriyordu. Fransız tankları ise bu fırsattan yoksundu ki zaten Fransız tankları piyade birliklerine destek amaçlı dağıtıldıklarından bir panzer tümeninin yarattığı etkiyi yaratmaları düşünülemezdi…
       Tüm bu teknik hazırlıkların ardından blitzkrieg’in özü, geniş bir alana yatay yayılmış olan düşman hattının stratejik noktalarının hava bombardımanı altına alınmasını takiben ağır tankların tek bir darbesi ile zayıflayan düşman hattının bir noktadan kırılmasına dayanır. Bunun için zırhlı birlikler cephede bombardıman ile zayıflatılan bir noktada siklet merkezi oluşturarak oraya yüklenir.
       Panzer birliklerinin açtığı bu 20-30 km lik ”cep”ten panzer grenadier denilen bindirilmiş, motorize ve çok hızlı piyade birlikleri geçmeye başlar. Bu noktada tanklar durmadan yollarına devam edip üretim tesisleri, stratejik bölgelere doğru ilerler ve düşmanın savaşma azmini, savaşa devam yeteneğini yok eder. Piyade de bu arada cepten tamamen hat arkasına yayılıp iki parçaya böldüğü orduyu yok etmektedir.
        Daha küçük düşman kuvvetleri karşısında buna bile gerek kalmaz. Dev panzer birliklerinin, uçakların üzerine doğru tam hızda geldiğini gören piyade, durdurulamaz bir kuvvet karşısında olduğunu hissedip panik ve anksiyeteye kapılır, sonrasında genelde cepheden kaçar… Özellikle Yunanistan’da böyle olmuştur. Yine Kuzey Afrika cephesindeki birliklere komuta eden E.Rommel elinde kalan az sayıda tankla bu psikolojik etkiyi yaratabilmek için tankların arkasına çalı çırpı bağlatmış ve daha çok toz kaldırmalarını sağlayarak elinde daha çok tank olduğu izlenimini yaratmaya çalışmıştır.
        Blitzkrieg sanılanın aksine sadece hava şartlarına yenilmemiştir. Almanların yeni üretilen Panter tanklarının beklenmesinden ötürü harekatı birkaç kez ertelemesi ve Rusların istihbarat çalışmaları sonucunda sürpriz faktörünün ortadan kalkması, ayrıca Kursk çıkıntısının cephede saldırı beklenebilecek en açık yer olması sonucu,  Ruslar blitzkrieg’in nereden geleceğini mükemmel şekilde tahmin etmiş ve panzerlerin tek darbeyle kırabildikleri yatay hattı, blitzkrieg yönüne dikey olarak yerleştirmiştir. 10 km derinliğinde milyonlarca mayın, binlerce antitank topu, çukur, bariyer, tank engel betonları (tank trap) ve yine milyonlarca asker, binlerce tank bu derinliğe yayılmıştır. Normalde kırdığı hattan sonra genelde boş araziye çıkan alman tankları bu sefer 10 km boyunca her geçtiği hattan sonra bir hatla daha karşılaşmış ancak neredeyse son hatlara ulaşacakken taaruz kabiliyeti tamamen tükenmiş ve blitzkrieg başarısız olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder