Kötü niyetli kimselerin sürekli Gazi'nin liderlik hırsına yordukları bir olaydır bu. İstanbul işgal altında iken, M.Kemal Anadolu'da bir meclis toplamak için girişimlere başlar. Bu durum saltanatın altından kaydığını fark eden İstanbul'u tedirgin eder. Meclisi kontrol altında tutabilmek için İstanbul'da toplanması gerektiğini düşünmektedirler. Halbuki M.Kemal, işgal altındaki İstanbul'da açılacak bir meclisin verimli çalışamayacağını, milletvekillerinin özgür iradeleri ile konuşamayacağını düşünmektedir.
Sonuç olarak, İstanbul hükümetini temsilen Bahriye Nazırı(Bakanı) Salih Paşa ile M.Kemal ve Rauf, Bekir Sami Beyler görüşerek bazı protokoller ortaya koydular.
- Bu protokollerde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyelerinin milletvekili olarak Meclis-i Mebussan'da yer alacağı.
- Yine bu isimlerin Müdafaa-i Hukuk adı altında parti faaliyeti yürüteceği
- M.Kemal'in Erzurum milletvekili olarak mecliste yer alacağı fakat oturuma katılmayacağı, bunun yanında da başkan seçileceği görüşüldü.
M.Kemal bu olaydan sonra direk Ankara'ya hareket etmiş ve İstanbul'a gidecek olan vekiller ile orada son bir görüşme yapmış. Bu yukarıdaki maddeleri kendilerine iletmiş, ek olarak da Ahd-ı Milli-Misak-ı Milli'nin kabulünü kendilerinden istemiştir.
Meclis 12 Ocak 1920 günü açılır. Padişah açılışa katılmaz. Fakat Anadolu'dan giden milletvekilleri padişah ve itilaf devletlerinin baskısından dolayı Müdafaa-i Hukuk adını kullanamaz, onun yerine Felah-ı Vatan grubunu oluştururlar. M.Kemal'i de başkan seçemezler. Tek olumlu hareket olarak, Misak-ı Milli 17 Şubat 1920'de karara bağlandı ve ilan edilir. Bunun üzerine M.Kemal'in korktuğu gerçekleşir, İstanbul ve meclis işgalcilerin saldırısına uğrar. 16 Mart 1920'de meclis İngiliz askerlerince basıldı, meclisi korumaya çalışan 20 asker şehit edildi ve meclisteki faal milletvekilleri tutuklanarak Malta adasına sürgün edildi.
(Tüm bunların üzerine, padişah 11 Nisan 1920'de meclisi geçici olarak kapattığına dair komik bir açıklama yapar. Senin meclisini İngiliz basmış, milletvekillerini tutuklamış, daha neyin meclisini kapatıyorsun?)
Tüm bu olaylar üzerine M.Kemal Ankara'da olağanüstü bir meclis toplanması çağrısında bulunur. Her sancaktan beş temsilci seçilecektir. Bunun yanında dağılan İstanbul meclisinden gelebilen üye varsa milletvekili olarak yeni mecliste yer alacaklardır.
Tüm bunlar yeni bir seçime, meclisin dağılmasına ve bazı vekillerin Malta sürgününe gitmelerine mal olmuştur. Eğer M.Kemal Meclis-i Mebussan'a başkan seçilse idi, başkanlık yetkisine dayanarak meclis dağıtılmadan yeni oturum yeri belirlenebilir ve işgal altında olmayan Ankara gibi bir ilde toplanılabilirdi. Bunun yerine sıfırdan yeni bir meclis oluşturuldu. Neyse ki bu heyet başarılı olmuş ve Türk tarihinde yeni bir sayfanın açılmasına öncülük etmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder