İsveç, Norveç, Danimarka kısacası İskandinavya'da yaşayan Vikingler'in yolu zamanında Constantinopolis'e de düşmüştü. Zaten Vikingler yağma seferleri ve ticaret yoluyla o dönem bilinen dünyanın birçok farklı bölgesine kadar uzanabilmişti.
(Çok iyi denizci olan Vikinglerin gemi tasarımları da oldukça özgündü. Bu sağlam gemiler sayesinde çok geniş alanlara yayıldılar. Örneğin Viking yerleşimlerinde bulunan bazı buda heykelcikleri bu tüccar savaşçıların Hindistan'a kadar sokulduğunu göstermektedir.)
Örneğin Norveç civarında yaşayanlar İngiltere'ye ve Fransa'ya doğru genişlerken, İsveç tarafında yaşayanlar Doğu'ya doğru göç ederek Slavlar ile karışıp günümüz Ruslarını oluşturmuşlardır. Fransa'ya sefer düzenleyen kola daha sonra Fransa'nın Kuzey bölgesinde topraklar verilmiş, bu insanlar Kuzey Adamı anlamına gelen Normanlar olarak anılmış ve bu bölgeye de Normandiya denmiştir. Vikinglerin Amerika'nın keşfinden çok önce bu kıtaya ulaştığı yönünde iddialar mevcuttur. Ayrıca bu insanların keşfettikleri Kuzey Kutbu'na Grönland (yeşil ülke), doğal güzellikleri ile meşhur izlanda'ya Iceland (buz ülkesi) adını vermek gibi ilginç bir espri anlayışları vardır.
(Vikinglerin yayılımı ve izledikleri yollar)
İyi denizci ve tüccar olan bu halk aynı zamanda çok savaşçıydı. Çok eskiden bu yana Berserkerlik gibi adetleri vardı. Zaten sayıca azlıklarına rağmen tüm Avrupa'ya saldıkları dehşet başka türlü açıklanamaz.(Elbette baskın faktörünün ve karşı tarafın önlem alacak zamanı bulamamasının da etkisi vardır). Bu sebepten paralı askerlik de onlar için iyi bir kazanç kapısıydı. Bunlardan birçoğunun yolu da ülkemize düştü.
(Ayasofya müzesinin mermer bölümlerinden birine zamanında burada görev yapmış bir Varangian muhafızının runik harfler ile yazdığı not. “Haldvan buradaydı”. Bu adet bir bizde var sanıyordunuz değil mi?)
Bizans (Doğrusu Doğu Roma, Bizans adı sonradan uydurulmuştur ve tarihte böyle bir devlet var olmamıştır) İmparatorları meşhur saray entrikaları sebebiyle yerel askerlere güvenmekte zorluk çekiyordu. Askerler soylu sınıf ile birlikte sürekli siyasi işlere bulaşıyordu. Bu gibi sebeplerden İmparator Basil gözünü yabancı paralı askerlere dikti. Bizanslı olmayan bu insanlar dolayısıyla günlük siyasi konulardan uzak olacaklardı. Saray ile ilgili hesapları olmayacaktı. Basil, savaşçılıkları ile dikkat çeken Vareglerden bir muhafız taburu oluşturdu.
(Temsili Varangian muhafızı)
Bu daha sonra Bizans imparatorlarının muhafız birliğine dönüşen Varangian Muhafızları'nın temeli olmuştur. Varangianlar her şeyden önce koşulsuz sadakatleri ve savaş alanındaki cesaretleri ile Bizans askeri çevrelerinde hayranlık oluşturmuşlardı. Genellikle popüler kültürde en kuvvetli ve etkili Bizans askeri birimi olarak gösterilmesinin temelinde Bizanslı aktarıcıların abartılı anlatımları yatar. Bu savaşçıların çift taraflı baltalar kullanmaları, düşmanın sayı üstünlüğüne ve gücüne bakmaksızın cesurca hücum etmeleri, aldıkları yaraları önemsemeden savaşa devam etmeleri onları çok etkilemiştir. Varangianlar ile ilgili yapılan hemen hemen tek olumsuz tespit içkiye çok düşkün olmaları ve savaşmadıkları dönemlerde genellikle sürekli sarhoş olmalarıdır.
(Varangianların Bizans ordusundaki en önemli birlik oldukları iddiası özellikle kataphraktoi gibi süvari birliklerine haksızlık olur bence. Kendileri gibi atları da zırhlı olan bu süvariler özellikle düşman piyadesine toplu halde çarptıklarında yıkıcı oluyorlardı. Bu savaşçılar ekipman olarak lancer denilen uzun mızraklar ve gürzler kullanmıştır. Altta temsili bir kataphraktoi)
Varangianlar uzun süre Bİzans İmparatorlarına sadakatle hizmet ettiler. Aslında sadakatleri kişiden ziyade imparatorluk makamınadır. İmparator öldükten ya da öldürüldükten sonra yerine geçen kişiyi hemen imparator olarak selamlarlardı. Malazgirt Savaşında da esir düşen Diyojen'in sonuna kadar yanında kalan tek askeri birim Varangianlar olmuştur. Söylenilene göre son ana kadar imparatoru korumaya çalışan birliğin tamamının öldürülmesi gerekmişti.
(Altta bir Varangian miğferi)
Buna rağmen Diyojen'in ağır savaş tazminatları ve anlaşma koşullarını kabul ederek ülkeye dönüş yoluna geçmesi sonucunda planlanan darbede Varangianların da yer aldığı bilinmektedir.
Varangianların yaşlanan üyeleri ülkelerine geri döner ve yerlerine yeni gençler gelirdi. Varangian olarak hizmet etmiş kişiler ülkelerinde saygı görürlerdi. Zamanla özellikle birliğin ününün artmasıyla Vikingler ile ilişki içerisinde olan diğer halkların da bu birliğe katılmaya başladığı görülür.
Daha sonra Normanlar ile yapılan bir savaşta Varangianların ağır süvariler tarafından neredeyse tamamen yok edilmesi olayı, ağır süvarinin Avrupa savaş alanlarındaki egemenliğinin başlangıcıdır. Bundan sonra Avrupa ordularının gücü sahip oldukları ağır süvari sayısı ile ölçülmüştür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder