10 Eylül 2015 Perşembe

Sparta 300 Filminden İbaret Değildir

               Bu şehir devleti diğer tüm uygarlıklardan o kadar farklı, günümüz mantığının o kadar dışında bir örgütlenmedir ki, böylesi ancak ütopyalarda olabilir dersiniz. Herhalde başka hiçbir toplum askerlik sanatını bu kadar özümsememiştir ve tüm sosyal yapılanmasını bu amaç üzerine inşa etmemiştir. 
                Sparta basit anlamda söylemek gerekirse bir komün ve hatta bir makinedir. Bu makinenin tek bir amacı vardır o da dünyadaki en ölümcül askerleri yetiştirmek. Daha çocuk yaşta başlayan zorlu eğitimler bunun göstergesidir. Sonuçta bu yakın dövüş, kılıç ve daha sonrasında phalanx eğitimini tamamlayan her Spartalı vatandaş olmaya hak kazanır. Yani vatandaşlık eşittir askeri eğitimi tamamlamak, son halde asker olmak demektir. Bu askerler belli bir yaşa kadar (ki yanlış hatırlamıyorsam otuzdur) coğrafi olarak belirli bir alaya hizmet eder.
                Düzenli askeri eğitim sistemini Spartalılar'ın bulduğu düşünülür. Günümüzde de ordular profesyonel personel yetiştirir fakat buna 6-7 yaşında başlamazlar. Sparta'da bu eğitim çocuk yaşta başlar ve demir bir disiplin çerçevesinde yoğun olarak sürdürülürdü. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur mantığının da ilk savunucusudur Spartalılar. Hasta ve zayıfların böyle bir toplumda yeri yoktur. Sparta anayasası bile güçlü bir insan ve asker yetiştirme üzerine kuruludur, hatta yapılan evlilikler bile. 
                Sparta'da altı yaşına geldiğinde annesinden alınan çocuğa ilk önce geleneksel pankreas dövüşü öğretilir. Bu dövüş antik çağ'da ilk sistemli dövüş sanatlarından birisidir, en azından Batı dünyasında bilinen ilktir. Spartalılar pankreasta o kadar acımasızdırlar ki dövüşlerin sonucu genellikle ölüm olmaktadır. Ölmek veya öldürülmek üzerine programlıdırlar. Nereden biliyorsun diyenlere söyleyelim, özellikle antik olimpiyatlarda pankreas bir dal olarak kabul edildiğinde, Spartalılar'ın pankreas dövüşüne katılmaları yasaklandı. Bunun nedeni pankreas olimpiyat oyununda ölümcül hareketlerin Yunanlıların aldığı ortak bir kararla yasaklanmış olmasıdır. Oysa Spartalılar bu dövüşte göz oyma, boyun kırma, bel kırma gibi hareketleri neredeyse kontrolsüz ve iç güdüsel olarak yapıyorlardı. Diğer Yunanlılar da çareyi Spartalıları bu dala almamakta buldular.
               Spartalı piyadelerin silahlarına bakarsak klasik yunan kılıcı dışında çok kısa olmasına karşın ağırlığı üç kiloyu bulan iki tarafı keskin bıçak benzeri bir kılıç kullandıklarını görürüz. bunu kalkanından yakaladıkları rakiplerini savurup sonra da bıçaklamak için kullanmaktaydılar.
(Altta 30 cm uzunluğunda Lakonian-Xiphos kılıcı)
 image
              Spartalılar ok kullanmamıştır. Ok kullanmanın bir askere hatta doğrusunu söylemek gerekirse bir “erkeğe” yakışmayacağını düşünürlerdi. Sık sık mücadele ettikleri Persler ile askerlerinin ok kullanmaları nedeniyle pek çok kez dalga geçmişlerdir.
(Altta geleneksel Yunan kılıcı. Eğimi savrulan hamlenin rakibe çok daha güçlü iletilmesini sağlıyordu. )
image
              Korunma olarak Spartalılar geleneksel Yunan miğferi kullanırlar ki çok ikonik bir şeydir bu. Bence düşman üzerinde psikolojik baskı kurar. Miğferin de en belirgin kısmı tepesinde ahşap üzerine yapıştırılmış at kıllarından yapılan fırça benzeri kısımdır. Askerlerin miğfer görüşlerini kısıtladığı için bu kısma bakarak uzaktaki arkadaşlarının hangi yöne doğru durduğunu anladığı, amacının bu olduğu söylense de bence sırf görünüm adına bile kullanılabilirmiş.
(Tek parça bronz miğfer altta. Görüldüğü gibi ense, yanaklar ve hatta burun kemeri bile korunuyor)
image
                 Ek olarak Spartalı savaşçılar savaşta filmlerdeki gibi külot ve pelerin ile savaşmazlardı. Göğüs ve karın kısmını koruyan bir zırhları vardı. Aynı zamanda dizden ayak bileğine kadar yine tek parça bir zırh ile korunmaktaydılar.
(Altta temsili bir Spartalı)
image
              Şimdi sağ elinizle kılıç kullanıyorsunuz diyelim. Bir Spartalı'nın karşınızda miğferi ile başını, kalkanı ile omuz ve dizine kadar olan kısmı, dizlikleri ile de ayak bileğine kadar vurabileceğiniz tüm yerleri kapamış vaziyette metal bir yığın gibi durduğunu hayal edin. Açık sağ yanına uzanmaya çalışırsanız kalkanınızın dışına uzattığınız kolunuzu tek hamlede kesecektir. Eğer ayağına saldırmaya çalışırsanız çok eğilmek zorunda kalırsınız ki kelleniz uçurulur.
               Ayrıca Spartalılar'ın tüm bu silah ve zırhları bronzdan yapılmadır.  Kalkanlar ve zırhlar tek parça bronzdur ve üzerinde işleme yapılarak imal edilirlerdi. Silahlar ise kum kalıplara dökme yöntemi ile yapılırdı çünkü neredeyse yüz km hızla savrulan bir kılıcın hedefe çarptığında kırılmasını kimse istemez. Bronz işlemesi bittiğinde zırhın ve bacak zırhının içi deri ile kaplanır. Bu hem rahatlık hem de gelen darbelerin yarattığı şiddetin, metalden direk vücuda yansımadan deri yüzeyde biraz emilmesi içindir.
                Spartalılar tüm bunlara rağmen testosteron bombası abiler değildi. Rivayetlere göre eşcinsel ilişkiler Sparta'da çok yaygındı. Bunun sebebinin katıksız ve duygusuz askeri eğitim adına karşıt cinsle yakınlaşmanın kısıtlanması olduğu rivayet edilir. 
                Son olarak bu uygarlık sadece Thermopylae savaşından ibaret değildir. Evet o direniş bir efsanedir ve büyük bir kahramanlıktır. Fakat daha sonra kırk beş bin Spartalı (Atinalılar'ın da desteği ile toplam sayı yüz bin) Platea Savaşı'nda, üç yüz bin kişilik Pers ordusunu yenmiş ve Persler'in Batı ilerleyişi durmuştur. Üstelik kırk beş bin ağır Sparta piyadesi dışında Yunan ordusunun geri kalanı kalkan zırh gibi ekipmanları alamayan, daha fakir kesimden gelen askerlerdi. Bunlar peltast olarak adlandırılır, sapan gibi ekipmanlarla silahlanır ve ağır piyadeye destek olurlardı. Yani Atina'ya mal edilen altın çağ biraz da Sparta'nın emeği sayesinde yaşanmıştır. Eğer Sparta'nın elit askerleri Pers tehdidini savuşturmasaydı, Atina bilim, sanat, felsefe ve demokrasi gibi alanlarda zirveyi göremeyebilirdi. Belki bugün günümüz dünyası ve kültürü çok başka bir boyutta olurdu. 
(Bu savaşın ardından zaferin anısına Pers kampından ele geçirilip eritilen silahlardan yapılan bronz anıt, daha sonra Büyük Konstantin tarafından İstanbul'a getirilmiştir ve bugün hala İstanbul'dadır.)
image
               Bari savaşın gelişiminden de kabaca bahsedelim. Atlı okçuları ve uzun menzilli yaya okçularını etkin kullanabilmek için Atina'dan gerideki düz ovalara çekilen Persler, Spartalıların gelip yüksek tepelik bir araziye yerleşmesi sonucu avantajı kaybeder. Sparta askerleri karma Yunan ordusunun sağında mevzilenmiştir. Bu alışılageldik bir durumdur. Phalanxta da tecrübeli askerler phalanxın sağında yer alırlar. Bu solundaki adamı koruma durumuyla ilişkilidir. Bugün bile tecrübeli askerler birliğin sağında yürür. Savaşa dönecek olursak, 10 günlük bir bekleyişin ardından erzağı tükenen Spartalılar sahte bir geri çekilme numarası yapar. Bunun üzerine topyekun saldırıya geçen Pers ordusu kayalık tepeye tırmanmaya başlar. Bu süvari ve okçu avantajını kullanamamaları anlamına gelmektedir. Tam o anda Perslerin tuzağa düştüğünü gören kırk beş bin Spartalı birden döner phalanx'ı kurar ve önüne çıkan her şeyi ezerek aşağıya kadar iner. Bu savaşta Pers ordusunun komutanı da ölenler arasındadır ki o gün toplamda iki yüz bin Pers yok edilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder