İzleyiciler

10 Eylül 2015 Perşembe

             Mim Kemal Öke anlatıyordu geçen, aklıma hemen Irak'ın devrik Devlet Başkanı Saddam Hüseyin geldi.

            Özal Kemal Öke'yi arayıp “Musul'a girsek argümanların ne olur?” demiş. Mim Kemal Öke de, “Vize aldınız mı?” diye sormuş. Tabi kastettiği Amerika imiş.
              Özal vize aldığını, bu formülü gerçekleştirmek için federasyon ve başkanlık sistemine geçileceğini, Musul'un ülke sınırlarına alınacağını ve özerk olacağını, artan Kürt nüfusu dengelemek için Nahçivan'ın da bu özerk yapı içerisinde Türkiye'ye bağlanacağını ve hatta Kıbrıs'ı da dahil ederek o meseleyi de çözeceğini söylemiş.

                Böyle şeyler, bu tarz hesaplar hiçbir zaman hayallerdeki ve konuşmalardaki gibi olmaz. tarih bunun yüzlerce örneği ile doludur. hele ki şu nüfus artacak onu şuradan aldığımız şunlarla telafi ederiz gibi demografik oynamaların toplumun hangi dinamiklerini yerinden oynatacağı çok ince düşünülmelidir.

                Saddam ile ilgili konuya dönersek. Saddam ve yakın çevresi Kuveyt'in Irak petrollerine tecavüz ettiğini ve haksız sondaj yöntemleri ile Rumeyla'da bulunan petrol sahalarından petrol çaldığını düşünüyordu. Aynı zamanda kendi petrol üretim kapasitelerini arttırarak petrol fiyatlarının düşmesine neden olmaları Irak'a göre, agresif bir ekonomik savaştı. Çünkü düşen petrol fiyatları demek, Irak için yıllık gelirde milyarlarca dolar azalma demekti. İran savaşından yeni çıkan ve yeniden yapılanmaya çalışan Irak için kabul edilemez kayıplardır bunlar. Zaten Irak halkında da Kuveyt'in İngilizler tarafından cetvelle uydurulan yapay bir devlet olduğu ve aslında Irak'ın bir ili olması gerektiği fikri yaygındı.

                Saddam kesin bir hamle yapma hazırlığı ile ordularını Kuveyt sınırına yönlendirdiğinde hemen Amerikan Büyükelçisi Glaspie kendisi ile bir görüşme talep etti. Yapılan görüşme boyunca Glaspie'ın tutumundan, Abd'nin “Araplar arasındaki işlere taraf olmayız” noktasında durduğu anlaşılıyordu. Zaten Washington'a giden raporlarda da durum bunu gösteriyor.

               Saddam o gün o odadan çıkar çıkmaz, yakın kurmaylarına şu müjdeyi veriyordu “Abd Kuveyt'i işgalimize müdahale etmeyecek, bize yeşil ışık yaktılar”. Sonunda Irak Kuveyt'i zafer kazanarak işgal etti.

               Hemen ardından BM Irak'ın Kuveyt topraklarından geri çekilmesi için 12 maddelik çözüm önerisi sundu.

             Abd ve müttefikleri Suudi Arabistan'a yönelik herhangi bir Irak operasyonuna karşı önlem amacı adı altında Suudi Arabistan'a asker sevkiyatına başladı. (Suudi Arabistan'ın Irak denetimine girmesi dünya petrol rezervinin yarısının Irak kontrolü altına alınması demekti.)

            Mısır önderliğinde bazı Arap devletleri de Irak karşıtı bu koalisyona katıldı.

            Kasım 1990'da BM Güvenlik Konseyi Irak'ın çekilmemesi halinde silah zoruyla Kuveyt topraklarından çıkarılacağına dair karar aldı.

           Sonuçta Irak'a “yeşil ışık yakan, vize veren” Abd, Desert Storm (Çöl Fırtınası) Operasyonunu Ocak 1991'de başlattı. Koalisyon güçlerinin sayısı Suriye, Suudi Arabistan, İngiltere, Fransa ve Mısır gibi ülkelerin gönderdiği nispeten az sayıdaki birlikle 900+ bine ulaşıyordu.

            Kısaca “vize aldım” hadi şurayı alalım, burayı kendimize bağlayalım gibi hesap kitapsız politikalar ve sahip olduğun güçle orantısız stratejik hamleler, felaketlere sebep olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder