Bir ara tarihi etkileyen piyade birimlerinden bahsetmiş ve İlk Çağ savaşlarını kasıp kavuran Sparta ve Makedon hoplitlerini yazmıştım. Bir de modern savaşa dönelim.
II. Dünya Savaşı ile ilgili, resmi Alman ordusu Wehrmacht açısından olmasa da SS hakkında hep bir çekince söz konusudur. Elbette bazı SS birimlerinin işlediği savaş suçlarının bunda etkisi büyük. Bana sorarsanız savaş suçu işlememiş bir askeri birlik yoktur sanırım. Zamanında Avrupa'nın içlerine akınlar yapan başıbozuklarımız ya da yeniçerilerimiz için de böyle bu durum, SS ile aynı savaşta mücadele eden ordular için de. Örneğin Sovyet ordusunun II.Dünya Savaşı boyunca yaptığı katliamlar ve tecavüzler akıl almaz boyuttadır. Keza Amerikan ordusunun gereksiz yere şehirleri bombaladığı ve onbinlerce sivilin ölümüne neden olduğu olaylar yaşanmıştır. Bu konuda suçsuzluk savaşı kimin kazandığı ile ilgili ne yazık ki. Kısaca olay tarihin başarılı askeri birimlerini değerlendirmekse, bu periyotta Sezar'ın hakkını Sezar'a vermek zorundayız.
Üstelik Alman ordusu ve SS bütünüyle şeytanlardan kurulu değildi. Zaten genellikle Prusya askeri ekolünden gelen Wehrmacht subaylarının SS'e bakışı pek dostane değildir. Bu “eski” ve “onurlu” generaller genellikle düşmanlarının da saygı duyduğu isimler olmuştur savaş süresince.
SS'i anlayabilmek içinse öncelikle yapısından üstünkörü bahsetmemiz gerek. Bu birim özellikle SA örgütü ile problemler yaşanmaya başlanınca ilkin Hitler'in özel korumalığını yürütmek için kurulmuştu. Fakat başında bulunan Himmler'in kişisel ihtirasları ve hırsı sayesinde giderek büyüdü, zamanla Wehrmacht'a paralel ikinci bir ordu haline geldi. Waffen SS bu yapının askeri kanadını oluştururken, daha siyasi olan Allgemeine SS bir polis örgütü gibi çalıştı. SS içerisindeki ordu-asker kökenli olmayan subayların ağırlığı Allgemein SS bünyesinde görev yapmıştır ve soykırım suçlarından aslen bu birim sorumludur.
SS bünyesindeki en ünlü birliklerden örnek vermek gerekirse 1. SS Panzer Tümeni Leibstandarte SS Adolf Hitler (lsah), 2. SS Panzer Tümeni Das Reich ve 3. SS Panzer Tümeni Totenkopf ilk akla gelenler. Totenkopf'un soykırım suçlarına bulaştığı mahkeme kararları ile kanıtlanmıştır. Lsah ve Das Reich ise savaş süresince müttefiklerin karşılaşmaktan en çok korktuğu tümenler oldular. Örneğin lsah, Fransa'dan Hollanda'ya, Rus kışından Balkanlara, Kırım'dan Ardenlere değin onlarca farklı cephede savaşmış gerçek bir veteran tümendi. En yeni ve modern teçhizat ilkin bu birliklere dağıtıldığı gibi, bünyelerine alınan askerlerde de katı bir bedeni kusursuzluk aranıyordu. Dönemin en mükemmel piyade ve taktiksel eğitimini alıyorlar, mütemadiyen beden eğitiminden geçiyorlar ve sıkı bir siyasi propagandaya maruz bırakılıyorlardı. Cidden SS birliklerinin kafasından “geri çekilme” düşüncesinin atılabilmesi için oldukça çaba sarf edildi ve sonuçta oldukça fanatik, Hitler'e gönülden bağlı askerler elde edildi. Ki Rus cephesinde ölen her Alman askerine karşılık 18'e yakın Rus askerinin ölmesi Alman piyadesinin savaş gücünü kanıtlar niteliktedir. Ruslar sonu gelmez insan kaynağına sahip olmasalar işleri oldukça zor olurdu.
(lsah komutanı Josef Dietrich tümeni denetlerken. Askerlerin aynı tornadan çıkmışcasına boy vs olarak aynı olması, seçilirken uygulanan bedensel kıstasların sıkılığını da gösterir.)
Savaşın sonuna doğru aranan bedensel kusursuzluk gibi kıstaslar azalan insan gücü nedeniyle eskisi kadar katı uygulanmamıştır. Yine Almanların onlarca cepheye gereken acil asker ihtiyacı sebebiyle kusursuz eğitimden de ödün verilmiş ve SS birliklerinin başlarda herkesin gıpta ettiği elit kalitesinde bazı düşmeler görülmüştür. Tüm bunlara rağmen hava üstünlüğünü tamamen kaybetmiş, sayıca az olan bu birlikler Müttefiklere karşı Ardenlerde son bir taarruza girmiş ve zaferin kıyısından dönmüştür. Müttefik kuvvetlerini çevirme ve imha etme şansı yakalayan Almanlar, artık mantıklı düşünebilme yeteneğini tamamen kaybetmiş olan Hitler'in galeyana gelip Paris'e yürüme emri vermesi ile bu avantajını kaybetmiş, sonunda taarruz gücünün körelmesi ve zaten bu hedefe yetmesi imkansız olan yakıtlarının bitmesi sonucu durmak zorunda kalmıştır.
Ayrıca Waffen-SS bünyesine Avrupa'dan ve “Aryan ırkından” olan diğer milletler de gönüllü olarak katılabiliyordu. O dönem Avrupa için bir tehdit olarak görülen komünizm ve Sovyetler'e karşı savaşma ideali neticesinde birçok gönüllü de toplandı. Aralarında bir de Türk tümeni vardı. Bunun yanında Macaristan'dan toplanan SS Hunyadi ve Hungaria, İtalya'dan toplanan SS İtalia, Hollanda'dan toplanan Nederland, Bosna'dan toplanan SS Hanchar tümenleri ilk aklıma gelenler. İlginçtir Alman işgali altındaki Fransızlar bile gönüllü olarak SS Charmelagne tümenini oluşturmuştu. Waffen SS bünyesindeki Türk tümeninin adı ise Osttürkischer Waffen-verband Der SS'tir.
(Türk Waffen-SS tümeninin kol bandı ve amblemi olan kurt başı. Kol bandı SS askerlerinin hangi tümene bağlı olduklarının anlaşılması amacıyla subay üniformalarının ceketine, bileğin hemen yukarısına takılırdı.)
Sonlara yakın SS birlikleri savaşın her safhasında olduğu gibi gerçekleştirilmesi çok zor yahut imkansız ölüm görevlerine verildiler. Savaşın başındaki kaliteleri artık olmadığından bu görevler başarılamadı. Oysa daha önceleri pek çok kez kırılmak üzere olan cephelere yetişip durumu kurtarmış, alınamaz denilen pek çok tahkimatı saatler içerisinde düşürmüşlerdi. Lakin sayı üstünlüğü niteliğe baskın geldi ve Waffen-SS savaşı kazanmaya yetmedi. Yine de savaş kabiliyetleri, esneklikleri ve dönemlerine göre kullandıkları teçhizatın kalitesi onları tarihin gördüğü en önemli piyade birliklerinden biri yapmaya yetiyor.
(Savaştan sonra Sovyet ordusu, ele geçirdiği SS tümen sancaklarını zafer geçidinde sergilerken. Moskova)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder