İzleyiciler

10 Eylül 2015 Perşembe

Teknolojinin İtici Gücü, Savaş

                Savaş meydanlarında çağlar boyunca süren devrimleri düşünün. Taşın yontulması ile başlayıp, büyük imparatorlukların kurulmasına, hatta günümüze değin tekniğin ve medeniyetin itici gücü hep savaş meydanları olmuştu. Her dönem savaşlar kendi içlerinde yeni çağlar açtı ve kapattı. Ordulara ve askerlere avantaj sağlayan küçük veya büyük sayısız atılım oldu. Yakın tarihte bile askeri teçhizat, teknik ve teknolojide sayısız evrim gerçekleşti. Hatta günümüzde de gerçekleşmeye devam ediyor ve biz farkında olmadan bunlara tanık oluyoruz. Önümüzdeki dönemlerin bölgesel ve süper güçleri yine tarihte olduğu gibi bu teknik değişimin sonucunda belirlenecek.
               Örnekleri sayısız demişken ilk olarak çelik kılıç kullanan toplumların bronz ve demirden yapılma kılıçlar kullananları bertaraf etmesini gösterebiliriz. Roma uygarlığı bunun gibi teknik ilerlemeler sayesinde rakipsiz hale geldiği savaş meydanlarından yükseldi ve Akdeniz barışını sağlayabildi. Roma gladiusu, Japon katanası, Avrupa longswordu hep farklı amaçlara hizmet eden ve dizaynları bu amaç çerçevesinde mükemmelleştirilmiş kılıçlardı. 
(Altta sırasıyla katana, longsword ve gladius)
image

            Daha sonra üzengi gibi ekipmanların icadıyla atlar savaşları baştan aşağıya değiştirdi. Örneğin Avrupalıların aksine daha kısa yaylar kullanan göçebe kavimler atlı okçu birimlerini oluşturarak inanılmaz hızlarda hareket eden, esnek bir kuvvet oluşturdular. Düşünürsek at üzerinde bir İngiliz longbowunun kullanılamayacağını hemen fark ederiz. İşte bozkır imparatorlukları ve göçebelerin altın çağının temelinde bu gibi gelişmeler yatmaktaydı. 
(Altta üzengisine basarak atın üzerinde daha esnek hareket edebilen ve longbowdan çok daha kısa olan kompozit yayı kullanan bir bozkır savaşçısı)
image
                Avrupalılar ise piyade kıyma makinesi diyebileceğimiz ağır süvari birimlerine yöneldi. Özellikle ortaya çıktığı dönemde Avrupa'yı kasıp kavuran, dönemin anlatıcılarına göre atlarının nalları gök gürültüleri çıkaran ve hücum ederken yeri sarsan Norman süvarileri meşhurdur. Ağır süvarinin ortaya çıkışıyla birlikte Avrupa ordularının güçleri bu birliklerin sayısı ile ölçülmüştü. Orta Çağ askeri kabullerinde 100 atlı 1000 piyadeye bedeldir gibi inanışlara çok sık rastlanır. Bunu destekleyen olaylar oldukça çok zaten. 
(Altta bir töton şövalyesi zırhı. Bu savaşçıların atları da aynı şekilde zırhlı olurdu. Baltık bölgesinde üslenen bu kuvvetler Haçlı Seferlerinde önemli roller oynadı.)
image

            Bizimle ilgili olanlardan örnek vermeye çalışırsak, Norman atlılarının Bizanslı Varangian muhafızlarını tamamen kılıçtan geçirmesi ve daha önemlisi, Dorileon Muharebesinde Haçlıların Selçuklu ordusuna yaptıkları ağır süvari hücumlarıyla savaşı kazanması ilk aklıma gelenler. Kendileri ve atları tepeden ayağa zırhlı olan bu kuvvetlere karşı hafif Selçuklu süvarisinin pek bir şansı yoktu. Sürekli yapılan ok atışlarının zırhlara karşı etkisiz kaldığını gören Kılıçarslan hazinesini bile geride bırakarak çekilmek zorunda kalmıştı. 
               Ağır süvarinin savaş alanlarındaki tartışmasız üstünlüğü de sonsuza dek sürmedi. Avrupa'da Yüzyıl Savaşları yaşanırken, Fransızlar süvari güçleri sayesinde İngilizlerden üstün görünüyordu. Fakat İngiliz uzun yayı yani longbowun etkin kullanımı cepheden toplu halde yapılan ağır süvari saldırılarının neredeyse sonu olacaktır. Agincourt Muharebesinde Fransız ağır süvarileri, kendilerinden daha az sayıdaki İngiliz kuvvetlerini ezmek için üç sıra ve arka arkaya üç saldırı dalgası olacak şekilde mevzilendiler. İngilizlerin ise 6000 kişilik kuvvetinin 5000'i uzun yaycılardan oluşuyordu. Ayrıca attıkları okların uçları metal ve zırh delici özellikte olan bu okçular, Fransız saldırı dalgalarına çok ağır kayıplar verdirdi. Birçok Fransız şövalyesi de ok yağmuru altında paniğe kapılıp çekilmeye çalışan diğer Fransız atlılarının altında ezilerek can verdi. Yine de süvariler 1900'lere değin savaşlarda şok birlikleri olarak kullanılmaya devam ettiler. Hatta Kurtuluş Savaşında Fahrettin Altay komutasındaki süvari birliğimiz önemli baskınlar yaparak düşmanın cephe gerisi faaliyetlerini engellemiş ve yıpratma savaşları vermişti. 1900'lerden sonra atlıların yerini tanklar aldı. Örneğin halen ABD ordusunda tank birlikleri cavalry(süvari) diye isimlendirilir.
(Longbowlar bu şekilde 350-400 metreye yaylım atışları yapılarak kullanılırdı) 
image
              Daha sonra barutun silaha dönüştürülmesiyle tüfekler etkinlik kazanmaya başladı. Tüfek icat oldu mertlik bozuldu inanışına rağmen tarihte ateşli silah ordularını ilk örgütleyen ve etkin şekilde kullanan kavim Türklerdir diyebiliriz. Örneğin Fatih'in ordusu bir ateşli silah ordusuydu. Aynı şekilde topun kullanımını da baştan aşağıya değiştirdi.
(Altta Türk tüfekleri. Her atıştan sonra ağızdan barut, pamuk ve daha sonra bir demir bilye ya da taş ile doldurulan bu tüfekler yaylım ateşi amacıyla kullanılmaktaydı.)
image

            Bu tarihten çok sonra, 1526'da Osmanlılar da temel gücü ağır süvarilere dayanan güçlü bir orduyla karşılaştı. Mohaç Meydan Muharebesi Orta Avrupa'nın en güçlü krallığı Macaristan ile, gücünün zirvesindeki Osmanlı ordularını karşı karşıya getirmişti. Osmanlılar bu savaşı bilek gücüyle değil, teknik gelişmişlikleri ile iki saat gibi rekor bir sürede kazandılar. Birbirine zincirlerle bağlı zırhlı Macar süvarisi, o zamana kadar meydan savaşlarında bu ölçekte kullanıldığı görülmeyen 300 Osmanlı topunun, sonra da yeniçeri tüfek atışlarının önünde kıyıma uğradı. Orta Avrupa'nın en güçlü ordusunun beli, 2 saatte bir daha toparlanamayacak şekilde kırıldı. Aynı durum I.Selim döneminde Safevilere de yaşatılmıştı. Ateşli silahların kullanımının yaygınlaşması, süngü gibi ek ekipmanların gelişimini de tetikledi. Örneğin başlarda tüfeğin namlusundan içeri takılarak kullanılan süngülerin yerini, daha sonra namluya yüzük gibi takılan ve onu açık bırakarak atışa olanak veren süngüler aldı. Aynı şekilde mermi teknolojisi de tüfeğin namlusundan doldurulan misketlerden günümüz çekirdek ve kovanlı mermilerine kadar evrildi. Nihayetinde tüfek ve mermi teknolojisinde en çok ilerleyen Batı Avrupa 1800'ler ve sonrasını domine etmişti. 
(Altta solda modern mermiler görülmekte. Sağdakilere bakınca mermi ve tüfek mekanizmalarının nasıl bir değişim geçirdiği görülebiliyor.)
image

          Yakın tarihte ise, uçağın ortaya çıkması ve su üstü savaş gemilerinin etkisiz kalmasını çok önemli değişimler arasında sayabiliriz. Tankların ortaya çıkışı süvari birliklerine ihtiyaç bırakmadı ve motorize hale gelen orduların günde 180 km ilerleyebildikleri görüldü(II.Dünya Savaşı). Daha sonra atom bombasının icadı ile Stratejik bombardıman filoları ile stratejik füze kuvvetlerinin oluşumunu bu örneklere ekleyebiliriz. Zamanında ağır süvarilerle ölçülen politik ve askeri güç artık sahip olunan atom bombaları ve bunları taşıyabilecek füze-uçak platformları ile ölçülüyor. 
             Günümüzde tanklar, piyade tarafından taşınabilen tanksavar silahları sayesinde iyiden iyiye savaş alanlarından silinecek duruma geldiler. Bunun yanında ABD ve Rusya gibi güçler uzaydan askeri alanda faydalanmak için proje üzerine proje geliştiriyorlar. Özellikle ABD'nin uzaktan kumanda edilen robot askerler ile ilgili projelerinde baya aşama kaydetmesi ciddi tartışmalara yol açıyor. İlk önce Almanların İkinci Dünya Savaşı sırasında kullandığı Goliath silahından etkilenen bu proje, insanlar gibi savaşabilen robot askerler üreterek insan kaybının önüne geçmeyi amaçlıyor. Irak gibi Abd ordusunun faaliyette olduğu bölgelerde uzaktan kumandalı savaş robotları denendi ve nispeten askeri fayda açısından bir ışık verebilmeyi başardılar. Bunlar bizim için uzak olaylar olsa da o coğrafyada bilim ve asker çevreleri uzaktan kumandayı da aşıp, bir robota kendi kararıyla insan öldürme yetkisi verip vermemeyi tartışıyorlar. Evet tartışma tam olarak bir robota kendi kararıyla insan öldürme yetkisi verecek miyiz yoksa vermeyecek miyiz boyutuna gelmiş durumda. Bir düşünün, çelikten dövülen kılıçlardan başlayıp üzerinde kendi kararlarını kendileri verebilen robotların yürüdüğü savaş meydanlarına varan bir süreç. İşte gelecek yine bu şekilde inşa edilecek. 
(ABD'nin denemesini gerçekleştirdiği ilk robot askeri. Hareket kabiliyeti daha yüksek, daha akıllı yazılımlara sahip makineler tasarlayabilmek adına ar-ge çalışmaları sürdürülüyor)
image

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder