İzleyiciler

10 Eylül 2015 Perşembe

Cumhuriyet

           Ben Anadolu Devrimi'nin her adımını severim. Fakat en çok Cumhuriyet'i severim. Çünkü o, tüm bu devrimlerin şemsiyesi, bir tiranın boyunduruğundan kurtulmamızın ve kulluktan yurttaşlığa tam geçişimizin simgesidir. 
            Ayrıca Cumhuriyet'in bir Batılılaşma projesi olarak görülmesine karşıyım. Doğrusu bu bir medenileşme projesidir. 
           Yabancı seyyahların Cumhuriyet'in kuruluş aşamasında Anadolu'yu gezerek kaydettiği notları iyi incelemek, bunların üzerinde iyi düşünmek gerek. Nüfusun %60'a yakını frengi, çiçek hastalığı ve tifüs gibi salgınlar Anadolu'yu kavuruyor. Sağlık teşkilatı yok, en ufak yaralanmalar tedavi edilemediği için enfeksiyon nedeniyle uzuv kesilmesine, uzuv kaybına neden oluyor. Neredeyse gördüğümüz her üç insandan biri sakat ya da çiçek nedeniyle vücutları yüzleri yara izleri içinde diye kaydediyor seyyahlar.
           Bir sanayimiz yok. Zaten yüzyıla yakındır Avrupa'nın sömürgeliğini yapmışız kapitülasyonlarla. Almanya ile kara bağlantımız kesilip silah ve sanayi ürünü yardımları kesilince kendi sanayimiz ile ordumuzu besleyememiş ve havlu atmışız Büyük Savaş'a. Zaten bir avuç olan eğitimli insanlarımızın çoğu yıllardır süren (Trablusgarp-Balkan-Büyük Savaş) savaşlarda yitip gitmiş. Genç ve dinamik nüfusumuz yine bu savaşlarda kılıç lokması olmuş. “On yılda onbeş milyon genç yarattık” lafını anlayabilmek için bunları düşünmek gerekir. 
          Sadece sağlık, salgın hastalıklar ile mücadele ve sanayi hamleleri mi? Eğitim sistemi de çöküşte. Köylerde öğretmenlik yapabilecek insan yetiştirme derdine düşülmüş. Köy eğitimine uygun, gideceği köyün yapısına göre tarımdan, balıkçılıktan bile anlayan, en az bir enstrüman çalan köy öğretmenleri yetiştirilmiş enstitülerde. Öyle ya, sadece okuma yazma yetmez. Ziraatte, balıkçılıkta ve dahi her alanda geri kalmış Anadolu halkına bunları da öğretmeli oraya giden öğretmen, inşaattan da anlamalı. Bugün birçok insanın beğenmediği Anadolu insanının dedelerine keman çalmayı öğretiyordu bu Cumhuriyet bozkırın ortasında az bir şey değil bu. Harf Devrimi ve bu eğitim seferberliği günümüzde moda olan “halkı cahilliğe mahkum etme” stratejisinden farklı olarak, bu coğrafyaya bilim ve aklı egemen kılma mücadelesidir. Bir okuma yazma seferberliğidir. Üstelik o dönemde %3 civarı olan okur yazarlık ilk yıllarda %20'ye çıkmış daha sonra giderek ve katlanarak artmıştır. 
          Proje buydu. Köy enstitülerinde yetişen insanlar köylere dağılacak, aydınlanma oradan başlayacaktı. Zira sanayi ve şehir nüfusu az olduğu için köylere önem verilmiştir. Bu aydınlanma ve beraberinde gelecek toprak reformları ile birlikte Orta Çağ'dan kalma ağalık-derebeylik düzeni de yıkılacaktı. Bu düzen hem çağ dışıydı hem de sürekli bir isyan yahut isyan tehdidi barındırıyordu. Doğu'da mallarından bahsederken “2 köy, 1000 baş koyun, 100 baş davar, 200 baş insanım var” diyen bu düzenle mücadele edilen yerler bugün eğitim ve kültür alanında bölgelerinden ilerdeler. Keşke sonuca erdirilebilseydi fakat olmadı. 
        Tepeden inmeci miydi? Evet öyleydi, baskıcıydı. Fakat sonuna kadar da gerekliydi bu projeler. Yabancı seyyahların gezip, “Bizden (Avrupa) 400 yıl geride yaşıyorlar” dediği bu coğrafyadan bu günlere gelebildiysek gerekliydi. Bugün Türkiye çevresine nazaran her şeye rağmen çölde bir vaha gibi kalıyorsa gerekliydi. E sonuca ulaştırılamamış ve hedefinden saptırılmış Cumhuriyet ile anca bu kadar o da. Kan dökülme meselesi açısından şunu söyleyeyim. Kansız devrim yoktur ne yazık ki. O kan tiranlığı sağlamlaştırmak ve halkı köle etmek için mi dökülmüştür, yoksa insanların ilerleyişi üzerindeki engelleri kaldırmak için mi bu önemlidir böyle büyük tarihsel olaylarda. Ki Fransız Devrimi başta olmak üzere hepsiyle kıyaslayalım, onlara nazaran bizimki kansız olmuştur. 
       Cumhuriyet biraz da budur. Osmanlı'nın son döneminden itibaren nispeten eğitim alabilen, Batı'ya gözlemci olarak gidebildiği için aydınlanmanın önemini kavrayabilen bir avuç subayın; bir avuç Türk, Makedonyalı ve Çerkes'in medeniyet projesi ve bir Orta Doğu halkını Avrupalı yapabilme çabasıdır. Yine söylüyorum, şu coğrafyaya baktıktan sonra hedefimize ulaşamamış olsak bile, hedefin büyüklüğü ve yüceliği övünmemize yeterlidir. Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.  

2 yorum:

  1. "Ben Anadolu Devrimi'nin her adımını severim. Fakat en çok Cumhuriyet'i severim. Çünkü o, tüm bu devrimlerin şemsiyesi, bir tiranın boyunduruğundan kurtulmamızın ve kulluktan yurttaşlığa tam geçişimizin simgesidir." bu sözünün üzerine ne denebilirki.kulluktan kurtulamayanlar ya da halkı kul yapmak isteyenler cumhuriyete tam da bu nedenden ötürü saldırıyor.devlet kurumlarının isminin önündeki T.C kısaltmasına bile katlanamıyorlar.
    osmanlının yıkılış döneminde çağdaş eğitim almış o bir avuç subay olmasa ne kurtuluş savaşı verilirdi, ne de başta cumhuriyet olmak üzere devrimler yapılırdı.sıradan bir ortadoğu devleti olurduk.ilk baştaki cesur insanların yaptıklarını sonradan gelenler devam ettirseydi şu an çağdaş bir toplum olmuştuk.şimdi nasılız; ortadoğudan bir tık üstteyiz.
    o cesur insanlar yalnızca dış düşmanla değil iç düşmanlada savaştı(padişah, sadrazam, ahmet anzavur, cemil çeto, kuvvai inzibatiye...)halk hadi vatanı kurtaralım havasında değildi.istiklal mahkemeleriye, tekalif-i milliye emirleriyle asker ve malzeme toplandı.cahil halka kalsa kukla padişahın yolundan gidip ingiliz sömürgesi olurduk.

    YanıtlaSil
  2. Kesinlikle sana katılıyorumm medeniyetleşme sürecidir ❤️

    YanıtlaSil