İzleyiciler

10 Eylül 2015 Perşembe

Harf Devrimi ve Olsa, Olmasa Muhabbeti

            Bilindiği üzere Anadolu Türk Devrimi bir Kurtuluş Savaşı'nın sonucudur ve onunla birlikte gelişmiştir. Bu devrimler silsilesi ile genç Cumhuriyet bambaşka bir yola girmiş, çağının modern devletleri seviyesine doğru hızla yola çıkmıştır.
             Bu devrimlerin en önemlilerinden biri şüphesiz Latin harflerine geçişi kabul eden harf devrimi. Sürekli hakkında “Bir gecede cahil kaldık” gibi cahilce söylemler geliştirildiğine şahit olabilirsiniz. Sanki Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün birden kafasına esmiş de “Ya bari bundan sonra Latin harfleri ile yazalım” demiş gibi bir intiba yaratılıyor.
              Öyle ki 1800'lü yıllardan itibaren Osmanlı aydınları zaten Arap harflerinin terk edilip Latin harflerinin kabulüne ilişkin düşünceler üretmeye başlıyorlar. Bu bir birikim sonucu, ihtiyaca binaen yapılan bir devrimdir. 
              Dindar kesimin iddia ettiği gibi dinle bağı kesmek vs çok asılsız, cahilce ve dünya tarihinden bir haber iddialar. Bakarsak Eski Latince İnciller ne zaman Almanca, İngilizce gibi dillere çevrilmiş, bu devletler o zaman hurafelerden, kendilerini bilim yolunda engelleyen dogmatik zincirlerden kurtulup yükselmişler. Bir yazı tipinin değişmesi dinle bağı koparmaz. Sadece Arap kültürü ile bağı koparır ki yeni bir ulus yaratılırken bu şiddetle gereklidir. 
              Bir başkası Osmanlıca gibi zengin bir dili bıraktık diyebiliyor. Oysa açıp bir Karac'oğlan okusa, bir Dadaloğlu'na baksa, halkın konuştuğu şeyin Türkçe olduğunu anlayacak. Osmanlıca yazı ve konuşma dili saray ve İstanbul dışına pek çıkamamıştır ne yazık ki. Üstelik Türkçe o altı yüz yıl içerisinde biraz fakirleşti ise, bunda bu dili sürekli dışlayan dönem yöneticilerinin payı vardır. Gazi, unutulmaya ve iyice fakirleşmeye mi terk etseydi Türkçe'yi ? 
              Harf devriminden önce yapılan nüfus sayımlarına göre Osmanlı coğrafyasında okuma yazma bilen insan oranı %7 civarıdır ki bundan gayrımüslim azınlığı çıkardığınızda oran %3'e kadar düşmekte kadınlarla birlikte. Yazı devriminden sonra daha 10 yılda bu oranların %20'lere çıktığını daha sonraki dönemlerde de iyice arttığını görüyoruz. Bu bile bir göstergedir.
             Bir başka argüman da geçmişimizi okuyamıyoruz masalı. İranlılar geçmişlerini okuyormuş ama biz mahrummuşuz bundan. Lütfen tarihte İran yazılı, edebi birikimine bir bakın sonra da bizimkine bakın. Halkın hiçbir şey anlamadığı Divan Edebiyatı eselerini bile Farsça vermişsin ne birikimi?  Bu Divan eserlerini bizim kültürümüz, herkesin bildiği anladığı bir sanat sanıyorsan zaten konuyu çok yanlış anlamışsın demektir. Saray dışında değeri yoktur bunların. Halk Türk uyaklarıyla Karac'oğlan çalmış söylemiştir hep. Harf devriminden önce bizim coğrafyada Tolstoy'lar, Zola'lar vs çıkıyordu da bizim mi haberimiz yok? Tarihini okuyamıyormuş! Zaten dünya tarih yazımında Osmanlı ilim insanlarının çok müstesna eserleri mevcut ya. Osmanlı döneminde yazılan tarihle ilgili şeylere bakın, çoğu dedikodu ve magazindir.
               Aynı şekilde belirli bir Osmanlıca bilim külliyatı söz konusu değildir. Kavram karmaşaları nedeniyle oluşturulması da çok zordur. Oluşturulduğunu varsaysak bile sıradan insanların anlaması, takip etmesi, bilimin tabana yayılması imkansız hale gelecektir. Aynı şekilde Osmanlı devlet teşebbüsü ile yazılmış bir ansiklopedi bile yoktur. Kişisel birkaç girişim olmuşsa da bunlar ya yarım kalmıştır ya da yetersizdir. Modern Türkiye Cumhuriyeti ise 1936'da ilk ansiklopedisini tamamlamıştır. 
                Yahu matbaa ne zaman geldi senin ülkene? Sanki kitaplar basılıyordu, Arapça yazılı eserler yurdun dört bir yanında imal edilip herkes tarafından okunuyordu gibi bir algı olmasına inanamıyorum. Arkadaşlar Osmanlıca bilen bilim insanları var ve bu insanlar zaten bir avuç olan yazılı eserleri Türkçe'ye çevirip yayınlıyor. Zaten Osmanlı tarihi boyunca basılan kitap sayısının Cumhuriyet tarafından birkaç yılda basılması durumu özetliyor. 
               Bunun yanında işin ses kısmına gelirsek son olarak,  Arapça yazı sisteminin Türkçe ses yapısına uymaması bilinen bir durum. Nedeni sesli harflerin çok az olmasıdır. Çok sesli harf barındıran Türkçe'ye ters gelmektedir bu durum. Bu sebeple eski Göktürk ve Etrüsk alfabelerine çok benzer sesler içeren Latin alfabesi tercih edilmiştir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder