İzleyiciler

10 Eylül 2015 Perşembe

Toplum İçerisinde Yaşamak Gerçekten İmtihan

          Trafikte, dışarıda, yemekte bu ara en çok düşündüğüm mesele nasıl bir toplum haline geldiğimiz.. Kaç boyutu var bunun kim bilir. İnsan soruyor işte, Ne oldu? Ne oldu da bu kadar sevgisiz, saygısız bir topluluğa dönüştük?

          Şimdi sıralamaya başlarız hep birlikte, eğitim eksik kardeşimden başlayarak. Başka biri dini terbiyeye, bir başkası modern dünyanın gerisinde kalmaya bağlar.  
   
       Benim bildiğim artık sıra beklemeyen, bekleyenin aptal, araya karışanın cin sayıldığı; Dürüstlüğün hakir görülüp, halk tabiri ile çakallığın alkışlandığı bir dünyada yaşadığımız. Yere tükürmek ayıp değil, çöp atmak umursanmıyor bile. Aslan yattığı yerden lafı çoktan unutulmuş. 
    
      Sadece bunlar mı? Saygı, çok seslilik sanki hiç uğramamış bu coğrafyaya. Saldırıp karşıdakini haklı/haksız önemsemeden susturmaya çalışmak, tartışıp doğruya ulaşmanın yerini almış. Tek bakış açısına sahip insanlarla dolmuş her taraf. İnsanlar sadece kendisine faydası olan, kendi işine yarayan şeyin peşinde. Siyahlar / beyazlar yaratmaya ve tüm grileri, turuncuları, yeşilleri yok etmeye çalışıyorlar.
    
     Kimse kendini geliştirmek zorunda hissetmiyor artık. Çok az insan bu nedir diye açıp bir mesele üzerinde araştırmaya koyuluyor. Gerisi ya kulaktan dolma bilgiler ile ya da kökten, nedensiz bir inançla kendi dünyasındaki gerçekleri başkalarının kafasına vura vura kabul ettirme çabasında.

        Özgürlük sadece bizim olduğunda önemli. Çoğu zaman bizim elimizde silah olduğu zaman hatta. Artık insanlar üzerinde baskı kurmak özgürlük olarak adlandırılıyor. Artık güçlünün başkalarını sınırlama ve baskı altına alma özgürlüğü diye bir kavram yaratılıp bu alkışlanıyor. Bu pervasızlığa karşı çıkılınca da derin bir mağdur edebiyatıyla boğuşmak zorunda bırakılıyorsunuz. 

          Artık yine bu bahsettiğimiz çevreler her gün kadını aşağılıyor. Biz biraz şanslıymışız. Kız, erkek hep beraber büyüdük ve öyle yetiştirildik. Tanıdık karşılıklı. Günümüzde ortaya çıkan baskı ile yetiştirilen nesiller peki? Neredeyse okullarda bile ayrılacaklar karşı cinsten. Onlar nasıl tanıyacak? Karşı cinsle hiçbir insani bağ kurmamış olan bu çocukların 17-18 yaşına geldiğinde kadını cinsel bir obje olarak görmekten başka bir şansı kalacak mı? Böyle yetiştirilmiş abaza / sapık insanlara yenileri eklenmeyecek mi? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder